Bugün hem annemin hemde benim ve kardeşimin çocukluğumuzun geçtiği evden bahsetmek istiyorum...Annemin doğduğu ev üç katlı kocamaaaaannn bahçeli müstakil bir evdi...Hatta bahçesi o kadar büyüktü ki babam bize parklarda olan salıncaklardan yaptırmıştı...Bahçemizde erik, incir, ayva ağaçları vardı...Birde üzüm asmaları...Ve onlarca çeşit çiçek vardı...Erikler yavaş yavaş olmaya başladığında mahallenin yaramaz çocukları daha tam olmamış erikleri kopartırlardı çok üzülürdüm hem onlar bizim eriklerimizdi...Anneannemin en büyük zevki çiçeklerini sulamak bahçesinden nane toplamaktı...Sonra evimiz istimlak oldu ve biz de başka bir eve taşınmak zorunda kaldık bütün çocukluğumuzu orda bırakarak...E tahmin edersiniz ki bir sürü anımız vardı o evde...Hele ki yaz olup ta yurtdışındaki kuzenlerimiz de gelince bahçeden eve girmezdik...Akşamları mangal partileri, doğum günleri, evlilik yıldönümleri annemin şahane organizasyonlarıyla neşe içinde geçerdi...Annemler sabaha kadar bahçemizde vur patlasın çal olynasın eğlenirken biz de evde birbirimize korkunç masallar anlatırdık...Hele ki kuzenim Göğce'nin sıradan birşey anlatıyomuş gibi yapıpta birden bire bööhhhh demesi hepimizi yerimizden sıçratırdı:=)...
Kardeşimle benim hiç arkadaşımız yoktu ama yaz tatili olupta kuzenim Simge'nin bizde kaldığı günler gelince Allaaaahhhh kimse tutamazdı bizi...Garip garip oyunlar icat ederdik...Yan taraftaki evde Semra Teyze vardı birde kiracıları...Kiracılarınında Feyza adında minik bir kızları vardı...Mesela ben o zaman 7 yaşındaysam Feyza'da 4 veya 5 yaşındaydı...Bir gün Simge ile bu zavallı kızı kandırmaya karar verdik ve ona uzaylı olduğumuzu söyledik...O da inandı:=)...Biz bir sürü şey sallıyoruz Mars'ta okula gidiyoruz gibi...Sonra kızı kolundan tuttuğumuz gibi ''biz uzaylıyıııızzzzzz seni kesiceeezzzzzzzzz seni yiicceeeezzzzzz'' deyip üstüne yürümeye başladık...Kız neredeyse korkudan bayılcaktı...Hüngür hüngür ağlıyordu...Bizde baktık bu kız gidicek korkudan...''Şaka yaptık seni yemicez ama gerçekten uzaylıyız'' dedik:=)...Saklambaç oynardık arka bahçeye saklanmak yok derdik...O ebe olduğunda hepimiz arka bahçeye saklanırdık...Bizi arardı arardı bulamayınca eve giderdi:=)...Arka bahçeyede bakmazdı:=)...Allah'ım ne kadar acımasızmışız...Bazen çocuklar gerçek bir canavara dönüşebiliyor...
Bizim garip bir huyumuz vardı...Şarkıları tersten ezberler öyle söylerdik...Hiç üşenmez sözlerini tersten yazar birde ezberlerdik...Kendi bestelerimizi yapardık...Danslar uydururduk...En güzel bestemiz ''Afrika Meyveleri'' adlı şarkımızdı...Ben ''Muz'', Simge ''Çilek'', kardeşim de ''Kiraz'' dı ve biz şahane Afrika Meyveleriydik:=)))...
Şimdiki çocuklar ne kadar şanssız aslında...Teknoloji açısından bizden daha şanslı oldukları kesin ama ne biliyim bizim gibi kocaman bahçelerde oyunlar oynarak büyüyemiyolar...Meyveleri dalından koparıp yiyemiyorlar...Bizim en lüks oyunumuz ''ateri'' idi...Saatlerce başından kalkmazdık...Süper Mario vazgeçilmezimizdi...Prensesi bilmem kaç kere kurtarmıştık ama yine de oynamaya devam ediyorduk...Sıcacık odada bağrışa çağrışa oynar dururduk...
Benim şanslı olduğum konu kuzenlerimin yaşları bana yakın olması ve kardeşimle aramda sadece 2 yaş olmasıydı...Cansu, Mehmet, Simge, Göğce ile birlikte çok güzel bir çocukluk yaşadık...Hepimiz ardımızda çok güzel anılar bıraktık...Her hatırladığımızda yüzümüzde kocaman bir gülücük yaratabilecek anılar...Birlikte geçirdiğimiz yaz tatilleri, doğumgünleri, oynadığımız oyunlar, paylaştığımız sırlar, yaşadığımız aşklar hepsi bizim güçlü bağımızın bir parçası...Kocaman bahçeli güzel evimizde o kadar güzel günler geçirdik ki...Şimdi güzel evimizde olamasak bile yine de bağımıza yeni parçalar ekliyoruz...Bakalım daha neler ekleyeceğiz:=)....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder